Oğuz Demirsoy

Oğuz Demirsoy

       

NORMAL


Normal kelimesinin sözlük anlamı şöyle: standartlara uygun; alışılagelene, kurala uygun olan, şaşılacak bir yönü bulunmayan, olağan, doğal.

Bu tanıma baktığımızda sanki tek bir normal varmış ve hiç değişmiyormuş gibi hissediyoruz. Halbuki, bir hiç değişmeyen, bir de farkında olmasak da devamlı değişen normaller olabilir. Açıklamaya çalışayım:

Bazı fiziksel, kimyasal, tıbbi… normal standartlar vardır; mesela suyun donma ya da kaynama derecesi, havanın gaz kompozisyonu, bedenimizin normal ısısı, nabzı, solunum sayısı gibi… Bunlar standarttır ve değişmezler ya bir normal değerleri vardır ya da değer aralıkları…

Ama psikososyokültürel hayatımızda ve toplumsal ilişkilerimizde, normal giderek artan bir hızla değişmektedir ve biz bunların birçoğunun farkına bile varmıyoruz; farkına varsak da, bir süre sonra bir şekilde alışıyoruz ve bu alıştığımız şeyleri, kuralları, düzenleri artık “normal” olarak kabulleniyoruz ve içselleştiriyoruz. Burada normal alışılan, kanıksanan anlamına geliyor ve bunlar devamlı değişebiliyor.

Ve artık eskiden çoğunlukla olduğu gibi, kendiliğinden gelişen bir “normalizasyon” yok; istediklerini elde etmek için kendi değerlerini çeşitli vasıtalarla toplumlara, ülkelere ve dünyaya dayatan dev güçler ve sistemler var: Devletler, trilyonluk dev şirketler, askeri endüstriyel kompleksler, dini ve ideolojik akımlar ve internet, sosyal medya, influensırlar, fenomenler, reklamlar ve şov dünyası… gibi… Ve artık bilerek veya bilmeyerek bunlar yaşamımızın tam merkezinde; sabahtan akşama kadar öyle veya böyle bunlarla beraber yaşıyoruz ve az veya çok etkilenmemek neredeyse imkansız!

O zaman her an ne yaptığımızın ne izlediğimizin ne okuduğumuzun… daha fazla farkına vararak yaşamımızı sürdürmemiz gerekiyor; aksi halde bu tuzak bizi içine çekiyor. Ve bu durum çocuklarımız ve gençlerimiz için çok çok daha riskli hale geliyor ve onları çok daha kolay ele geçiriyor; bunlara bağlı bağımlılıklar ve hastalıklar her geçen gün çığ gibi büyüyor.

Eskiden normal görmeyip şu anda artık “alıştığımız normallere” bazı örnekler verebiliriz:

- Sosyal medya, dizi, bilgisayar oyunu, bahis kumar… bağımlılığı
- Rutin hale gelen alkol, uyuşturucu, elektronik sigara bağımlılığı
- Leblebi gibi kullanılan psikiyatrik ilaç (antidepresan uyku ilacı sakinleştirici) bağımlılığı
- Kendini gösterme, şov yapma ve beğenilme bağımlılığı
- İlişkilerin, görüşmelerin giderek internete kayması ve yüz yüze temasın azalması
- Çevremiz ve doğayla ilişkimizin azalması
- Aşırılığa kaçan giyim kuşam ve davranışların olağanlaşması
- Siz bunlara kendi aklınıza gelenleri de ekleyebilirsiniz.

Böyle giderse, insanlığın ve dünyanın bu haline, öfkeye, zorbalığa, savaşlara, diktatörlüğe, küresel ısınmaya, çevre kirliliğine, doğanın tahribine, hastalıklı hale gelen bireylere ve ilişkilere daha da alışacağız ve “normal” diyeceğiz.
Uyanma ve farkındalık birinci basamaktır; ondan sonra eylem gelir ve ne ekersek onu biçeriz.