Halife Padişah 2. Mahmut fermanıyla Kırşehir’de kurulan beş kişilik şeriat mahkemesi
başkanı Kadı Hacı Müfit Efendi, Hacıbektaş dergâhı piri Hamdullah Çelebi ve sekiz
arkadaşını idam istemiyle yargılarken:
“Kanı Helal şeyh, senin ve mensubuyun kanı helaldir. Mahkemeyi Şeriayı Muhammediyenin
önünde pişmanlığını tevbe ederek dile getirdikten sonra sorularıma cevap verirsin. Şu anda
birkaç dakikalık zamanın var. Tevbe et, pişmanlığını dile getir. İslam dininde bu Aleviliği
Bektaşiliği nerden çıkardınız. Ehli Sünnet vel Cemaat yolundan ayrıldığınıza tevbe et
bakıyım. İfadeni ona göre değerlendireceğim. (Yazıyı aynen naklettim, düzeltmedim.
VO.)”
“Dini sapık bir inanışın mensubu olarak yaşıyorsunuz… Ehli Sünnilik dininden çıktığınız
kâfirliktir. Kâfirin katli vaciptir. Yaşamaktansa ölmeniz, öldürülmeniz hayırlıdır.”
“Söyle bakayım, bu sapıklığa devam edecek misin? Ehli Sünnet yoluna beli diyerek devam
edecek misin?” diye sordu.
Hamdullah Efendi:
“Efendim kadı hazretleri, sizin ehlisünnetiz demekle adalet ve sevgi ile hiç alakanız yoktur.
Bana kaç gündür bu tacizane yaptığınız zulmü yürüten devletin kadısının çağırdığı yola
Müslümanlığımdan geçip de tensip edeceğimi mi istiyorsunuz?
Bugüne kadar suçsuz yere Alevi Bektaşi şehit etmişsiniz. Kanı akıtılanlardan sonra yaşamak
benim için erkân değildir.
Sizin halifenizin hükmettiği ve sizin gibi mahkeme kadılarının bulunduğu yerde
yaşamaktansa ben ölmenin hayırlı olduğunu kaç aydır tercih etmekteyim.” (*)
İbretlik bir yargılama, uzun tuttum…
Aradan 196 yıl geçti…
Siyasal İslamcıların Alevilere bakışı değişti mi?
Elbette hayır!
Hala Osmanlı’dan taşıdığı dinci, gerici mirasla yaşıyorlar.
Hala kendi anlayışları dışındaki Alevileri yok saymaktalar.
Hala, Aleviliği kendileri tarif etmekteler.
Hala, Aleviliğin nasıl olması ya da olmaması gerektiğini Aleviler adına konuşma cüretini
gösteriyorlar.
***
Aleviler sadece Osmanlı’da kırıma uğramadılar. Yakın zamanda birçok şehirde “örgütlü”
saldırılara maruz kaldılar.
Çorum, Sivas, Malatya, Maraş…
Madımak ve Gazi Mahallesi katliamları müesses nizamı hatırlatıyor.
Alevileri ötekileştiren politikalar, kullanılan zehirli dil; Alevileri incitiyor kuşkusuz.
Yine de kazandıkları tarihsel birikimle, örgütlenerek, direnerek, aydınlanarak, aydınlatarak
ileriye doğru cesaretle yürüyorlar.
***
Alevilerin, “Eşit yurttaşlık” talebi boşuna değildir. O talep gerçekleştiğinde; Alevi yurttaşlar
da diğer yurttaşlar gibi aynı haklara, tam hak eşitliğine sahip olacaklar.
Anayasa; “yasalar karşısında herkes eşittir” diye belirtse de pratikte öyle değil.
Eşitlik olsaydı; Alevi bir siyasetçinin sırf inancından dolayı cumhurbaşkanlığı adaylığı
tartışılır mıydı?
Eşitlik olsaydı; bürokraside Aleviler olmaz mıydı?
Eşitlik için…
“Eşit Yurttaşlık” için birleşik mücadele şarttır.
***
(*) İsmail Özmen, Yunus Koçak, Hamdullah Çelebi’nin Savunması.