Veysel Otunç

Veysel Otunç

       

Sendikalar neden sessiz?


Geçen haftaki köşe yazımda; yükselen enflasyon karşısında işçi ve emekçi ücretlerinin nasıl eridiğini, halkın sefaletle nasıl yüz yüze kaldığını yazmıştım. O verileri bir kez daha hatırlatarak sendikalar konusunu irdelemeye çalışayım.
Enflasyon %70’e dayandı.
Dört ayda asgari ücret bin 24 lira…
Memur maaşı, bin 438 lira eridi.
TÜRK-İŞ tarafından açıklanan Nisan 2022 açlık sınırı: Beş bin 323 TL.
Yoksulluk sınırı: On yedi bin 340 TL’dir. (Bu çalışma dört kişilik dar gelirli çekirdek bir aile baz alınarak yapılmıştır.)
Peki, açlık sınırı altında hayata tutunmaya çalışan işçiler, emekçiler, onların örgütleri sendikalar ne yapıyor?
Ses yükselten, itiraz eden sendikalar var mı?
Sendikalar; işçilerin ekonomik, demokratik taleplerini savunan işçi emekçi örgütleri değil
midir?
Üyeleri, asgari ücretle çalışan ve asgari ücretin açlık sınırı altında kalan sendikalar,
sendikacılar; hala, daha işçi haklarını savunan, onların örgütü, örgütlü gücü olduğunu iddia
etme cesaretini, cüretini gösterebiliyorlar mı gerçekten?
İşçiler, bu oportünist sendikaları, sendikacıları ciddiye alıyorlar mı?
Nasıl?
Neden?
Asgari ücret, insan onuruna yakışır bir yaşam sağlamaktan çok çok uzaktır. Açık ki asgari ücretliler sefalet içindedir.
Asgari ücreti belirleyen asgari ücret tespit komisyonudur. Komisyon; işçi, işveren ve hükümetten 5’er temsilci olmak üzere on beş kişiden oluşur. Sendikalar, komisyonun yapısına cılız bir sesle zaman zaman itiraz ediyorlar.
Gerçek şu ki asgari ücret tespit komisyonunda son sözü daima işveren sendikası TİSK ve hükümet söylüyor.

Sendikalı işçilerin ücretleri ise, işyeri, işletme veya işkolunda yetkili sendikayla işveren
arasında yapılan TİS’le bağıtlanır.
Sendikalı işçiler nasıl oluyor da TİS hakkına sahip olmalarına rağmen asgari ücretle, açlık
sınırının altında kalmış bir ücretle çalışıyorlar?
Sendikalı, örgütlü işçilerin dahi asgari ücretle çalıştığı bir ülkede işçilerin, sınıfın örgütlü
gücünden söz edilir mi?
Gerçek işçi sendikaları böyle bir ücrete, sefalete boyun eğer mi?
Sendikal bürokrasi, çöktüğü işçi örgütünde (sendikada) işçilerin çıkarını savunur mu?
Düşünün.